Oğuz'un Rynair'de 20€'ya bilet bulmasıyla yolculuk çilemiz ve Barcelona keyfimiz başlamış göz açıp kapayıncaya kadar bitmiş oldu.
Barcelona'ya gidecek uçak Franfkurt Hahn Airport'tan kalkıyordu. Buraya gidebilmek için Frankfurt Hauptbahnhof'un ana kapısından çıkıp ilk sokaktan sağa dönerek ilerleyin ileride Bohr Omnibusse firmasının otobüslerine binerek 14€'ya Franfkurt Hahn Airport'a gidebilirsiniz. Yol yaklaşık 1,5 saat sürmekte ona göre önceden yola çıkınız.
http://www.hahn-airport.de/ |
Schmalkalden'den yaklaşık 5 saat'te Frankfurt'a gittikten, 1,5 saatte hava alanına vardıktan, 2 saatte Girona/Barcelona'ya uçtuktan, Girona'dan Barcelona merkeze gidiş-dönüş bileti almak süretiyle 2 saatte 26€'ya gittikten sonra ancak Barcelona'ya varabildik. Yaklaşık 11 saatlik yolculuk yaptık, yolculuklarımızı yarı uyuyarak yarı batak oynayarak geçirdiğimiz için darma duman olmuş bir biçimde Barcelona'ya adım attık.

Barcelona merkez'e halk bizi çok iyi karşıladı. O gaz ile hemen bir harita edindik ve düştük yollara hava kararmaktaydı kalacak yer sorunumuz vardı. Kalacak yeri ayarlamadan bir ufak şehir turu atalım dedik.
La Sagrada Familia'ya vardık. Fotoğraflar çekildik ve yolumuza devam ettik. Bu paragraf eklenmeyebilirdi ama Oğuz'a nispet yapacağım için ekledim. Bu paragraf bir sonraki yazdı da detaylı olarak yer bulacaktır.

Muhteşem dörtlü bir aradaydı. Barcelona'ya gelmiştik gelmesine ama kalacak yer ayarlamamıştık. Şimdi ne yapacaktık? Tabiki kumsala gidip uyuyacaktık. Haritalar elimizde, çantalar sırtımızda biz gideriz kumsala hey kumsala..
Meşur La Rampla sokağından geçip kumsala indik ve benim çiş krizim tuttu. Tuvalet önünde muhteşem sıra vardı. Derken sırada Y.T.Ü'den Erasmus yapan gençlere rasgeldik ve kafilemize onlarıda kattık.
Barcelona'ya gittiğinizde göreceksiniz kumsalda bisikletle size bira satmaya çalışan seyyarlara denk gelebilirsiniz diyeceğim ama kesin denk geleceksiniz. Bir taneside bizi buldu. adam "Where are you from?"dan bir girdi Ohoooo... Adam İstanbul'da Bursa'da çalışmış bir kaç yıl Türkiye'de kalmış. En ilginç tarafı Atatürk'ün hayatını özet geçti bize iyi adammış felan diye. Eee bunun üzerine bizde 330ml 6 bira alıverdik. Havlularımızı kuma serdik muhabbet sohbet gırla gitti. Y.T.Ü'lü arkadaşların uçma vakti geldi ve Güvenlik görevlileri bizim kumsaldan çıkmamızı kumsalın temizlendikten sonra geri gelebileceğimizi söylediler bizde oradan kalkıp uyumak için kuytu arayışına geçtik. İlk hedefimiz şezlonglar ileri...
Şezlogların yanına vardık ama birbirine zincirliydi hepsi sadece en üstteki yatılabilecek konumdaydı. Oğuz şezlonga geçti. Sammy, ben ,Mustafa havluları temizlikten dolayı ıslak olan kuma serip uyumaya çalıştık ama hayatım boyunca öyle üşüdüğümü hatırlamıyorum. Hayır gün ışısın ısınır diyoruz, YOK hava bir türlü aydınlanmıyor zamanda geçmek bilmiyordu. Bir de yağmur başlamasın mı... Hemen bir kuytu bulduk ve nerden geldiyse aklımıza başladık bağıra bağıra "Haydee gidelum hayde hayde hayde...." türküsünü söylemeye.
Yağmur dindi ve şehirin iç taraflarına doğru gidip kuytu bir yer bulup uyumaya karar verdik. İlk bulunan yer bir müzenin sidik kokulu bahçesiydi, iki yer ise yol kenarındaki banklardı. Banklara uzanırken Oğuz kafamızın etini yiyordu -Hani uyumayacaktınız? Ne oldu? Uymasanıza? ve sonunda neler oldu neler izliyoruz efendim...
Yarım yamalak uykumuzu aldıktan sonra kalacak yer bulup duş alıp şehri gezmeye karar verdik. Haritalar üzerinde işaretli olan konaklama yerlerini saatlerce aradık. Bulduklarımız ya pahalı ya da doluydu. Saat ilerledikçe açlıkta bastırıyordu ve konaklamayı akşama halledip şehri gezmeye koyulduk bunun için şehir turu yapan otobüslerden bilet aldık ve ilk durağımız olan Barcelona'nın simgelerinden Antoni Gaudi eseri Park Güell'e vardık. Şansımız yaver gitmiyordu yağmur bir yağıyor bir diniyordu...
Barcelona'ya gelmişken Camp Nou'ya gitmemek olmaz.
Herhalde Gaudi olmasaymış Barcelona pek bir şeye benzemezmiş
Arenas de Barcelona - Eskiden burada boğa güreşleri yapılırmış ancak yakın zamanda Katalanya'da boğa güreşleri yasaklanmış ve bu arenada alışveriş merkezine dönüştürülmüş. Burada üst baş değişikliği yaptıktan sonra başka bir dünya yer gezdik ve en son gezi otobüsüyle hiç inmeden bir tur attık. Çok yorulmuştuk ve kalacak yerimiz hâlâ yoktu. Karnımızı doyurduktan sonra La Rampla'ya geri döndük. Şans eseri bulduğumuz bir hostelde temizlenip paklandıktan sonra dışarı çıktık.
Yorucu bir günün ardından Sangrialarımızı yudumlayıp günün kritiğini yaptıktan sonra hostelimize dönüp mışıl mışıl uyuduk...
Fotoğraf ve videolar için Oğuz'a çok çok teşekkürler...

Barcelona merkez'e halk bizi çok iyi karşıladı. O gaz ile hemen bir harita edindik ve düştük yollara hava kararmaktaydı kalacak yer sorunumuz vardı. Kalacak yeri ayarlamadan bir ufak şehir turu atalım dedik.
La Sagrada Familia'ya vardık. Fotoğraflar çekildik ve yolumuza devam ettik. Bu paragraf eklenmeyebilirdi ama Oğuz'a nispet yapacağım için ekledim. Bu paragraf bir sonraki yazdı da detaylı olarak yer bulacaktır.
Muhteşem dörtlü bir aradaydı. Barcelona'ya gelmiştik gelmesine ama kalacak yer ayarlamamıştık. Şimdi ne yapacaktık? Tabiki kumsala gidip uyuyacaktık. Haritalar elimizde, çantalar sırtımızda biz gideriz kumsala hey kumsala..
Meşur La Rampla sokağından geçip kumsala indik ve benim çiş krizim tuttu. Tuvalet önünde muhteşem sıra vardı. Derken sırada Y.T.Ü'den Erasmus yapan gençlere rasgeldik ve kafilemize onlarıda kattık.
Barcelona'ya gittiğinizde göreceksiniz kumsalda bisikletle size bira satmaya çalışan seyyarlara denk gelebilirsiniz diyeceğim ama kesin denk geleceksiniz. Bir taneside bizi buldu. adam "Where are you from?"dan bir girdi Ohoooo... Adam İstanbul'da Bursa'da çalışmış bir kaç yıl Türkiye'de kalmış. En ilginç tarafı Atatürk'ün hayatını özet geçti bize iyi adammış felan diye. Eee bunun üzerine bizde 330ml 6 bira alıverdik. Havlularımızı kuma serdik muhabbet sohbet gırla gitti. Y.T.Ü'lü arkadaşların uçma vakti geldi ve Güvenlik görevlileri bizim kumsaldan çıkmamızı kumsalın temizlendikten sonra geri gelebileceğimizi söylediler bizde oradan kalkıp uyumak için kuytu arayışına geçtik. İlk hedefimiz şezlonglar ileri...
Şezlogların yanına vardık ama birbirine zincirliydi hepsi sadece en üstteki yatılabilecek konumdaydı. Oğuz şezlonga geçti. Sammy, ben ,Mustafa havluları temizlikten dolayı ıslak olan kuma serip uyumaya çalıştık ama hayatım boyunca öyle üşüdüğümü hatırlamıyorum. Hayır gün ışısın ısınır diyoruz, YOK hava bir türlü aydınlanmıyor zamanda geçmek bilmiyordu. Bir de yağmur başlamasın mı... Hemen bir kuytu bulduk ve nerden geldiyse aklımıza başladık bağıra bağıra "Haydee gidelum hayde hayde hayde...." türküsünü söylemeye.
Yağmur dindi ve şehirin iç taraflarına doğru gidip kuytu bir yer bulup uyumaya karar verdik. İlk bulunan yer bir müzenin sidik kokulu bahçesiydi, iki yer ise yol kenarındaki banklardı. Banklara uzanırken Oğuz kafamızın etini yiyordu -Hani uyumayacaktınız? Ne oldu? Uymasanıza? ve sonunda neler oldu neler izliyoruz efendim...
Yarım yamalak uykumuzu aldıktan sonra kalacak yer bulup duş alıp şehri gezmeye karar verdik. Haritalar üzerinde işaretli olan konaklama yerlerini saatlerce aradık. Bulduklarımız ya pahalı ya da doluydu. Saat ilerledikçe açlıkta bastırıyordu ve konaklamayı akşama halledip şehri gezmeye koyulduk bunun için şehir turu yapan otobüslerden bilet aldık ve ilk durağımız olan Barcelona'nın simgelerinden Antoni Gaudi eseri Park Güell'e vardık. Şansımız yaver gitmiyordu yağmur bir yağıyor bir diniyordu...
Barcelona'ya gelmişken Camp Nou'ya gitmemek olmaz.
Herhalde Gaudi olmasaymış Barcelona pek bir şeye benzemezmiş
Arenas de Barcelona - Eskiden burada boğa güreşleri yapılırmış ancak yakın zamanda Katalanya'da boğa güreşleri yasaklanmış ve bu arenada alışveriş merkezine dönüştürülmüş. Burada üst baş değişikliği yaptıktan sonra başka bir dünya yer gezdik ve en son gezi otobüsüyle hiç inmeden bir tur attık. Çok yorulmuştuk ve kalacak yerimiz hâlâ yoktu. Karnımızı doyurduktan sonra La Rampla'ya geri döndük. Şans eseri bulduğumuz bir hostelde temizlenip paklandıktan sonra dışarı çıktık.
Yorucu bir günün ardından Sangrialarımızı yudumlayıp günün kritiğini yaptıktan sonra hostelimize dönüp mışıl mışıl uyuduk...
Fotoğraf ve videolar için Oğuz'a çok çok teşekkürler...